The KCTD family includes tetramerization (T1) domain containing proteins with diverse biological effects. We identified a novel member of the KCTD family, BTBD10. A comprehensive analysis of protein‐protein interactions (PPIs) allowed us to put forth a number of testable hypotheses concerning the biological functions for individual KCTD proteins. In particular, we predict that KCTD20 participates in the AKT‐mTOR‐p70 S6k signaling cascade, KCTD5 plays a role in cytokinesis in a NEK6 and ch‐TOG‐dependent manner, KCTD10 regulates the RhoA/RhoB pathway. Developmental regulator KCTD15 (...) represses AP‐2α and contributes to energy homeostasis by suppressing early adipogenesis. TNFAIP1‐like KCTD proteins may participate in post‐replication DNA repair through PCNA ubiquitination. KCTD12 may suppress the proliferation of gastrointestinal cells through interference with GABAb signaling. KCTD9 deserves experimental attention as the only eukaryotic protein with a DNA‐like pentapeptide repeat domain. The value of manual curation of PPIs and analysis of existing high‐throughput data should not be underestimated. (shrink)

This article investigates the capacity of artificial intelligence (AI) systems to claim the right to self-determination while exploring the prerequisites for individuals or entities to exercise control over their own destinies. The paper delves into the concept of autonomy as a fundamental aspect of self-determination, drawing a distinction between moral and legal autonomy and emphasizing the pivotal role of dignity in establishing legal autonomy. The analysis examines various theories of dignity, with a particular focus on Hannah Arendt’s perspective. Additionally, the (...) article discusses the influence of societal perceptions on AI, illustrating how AI's interactions in social contexts can shape public attitudes and compliance with legal rights. Ultimately, the article emphasizes the necessity of a comprehensive understanding of the relationship between AI, dignity, and the legal framework governing human rights, stressing the significance of recognizing dignity and societal acceptance in determining AI’s right to self-determination. (shrink)

The Tang period (618–907) stands out as one of the most important chapters of the history of early Inner Asia, where bilateral diplomatic interactions on the Chinese – Inner Asian frontier reached a high point. Since its establishment, the Tang pursued close relations with the neighboring Türk Qaghanate and various other Turkic and Mongolic speaking groups in the Inner Asian steppes. These relations, sometimes friendly, other times hostile, were to a great extent recorded in the official histories, a genre of (...) historical writing that was systematized with the establishment of Historiography Office at the Tang court. As political texts written with particular agendas, official histories present certain limitations. Recent archaeological research in both China and Inner Asia provide a different line of evidence for the study of diplomatic relations between China and Inner Asia. This paper aims to discuss the history of Pugu, a Turkic speaking Inner Asian group who had submitted to the Tang in the seventh century, through an analysis of the tomb inscription of Pugu Yitu, then leader of the Pugu, and an army general and court official of the Tang. (shrink)

ZusammenfassungIn der Nachkriegszeit war die bevorzugte Methode zur Nutzbarmachung von Flüssen die sogenannte integrierte Flussgebietsplanung (integrated river basin planning – IRBP), die eine ganzheitliche Betrachtung des Flussgebiets für eine Mehrzweckentwicklung erforderte. Während das Flusseinzugsgebiet in den Definitionen des IRBP-Konzepts als selbstverständliche natürliche Einheit der Planung angesehen wird, problematisiert dieser Artikel die Flusseinzugsgebietsidee und enthüllt die Politik hinter dem, was als natürlich (oder wissenschaftlich) gilt, mit besonderem Schwerpunkt auf den Erfahrungen der Türkei mit IRBP. Er untersucht geopolitische und nationale Motivationen und (...) Herausforderungen im Zusammenhang mit politics of scale im Euphrat-Tigris-Becken. Indem es sich dem IRBP als einem Prozess der Skalenbildung nähert, stützt es sich auf Diskussionen über Skalenpolitik in der Literatur zur politischen Ökologie, und ergänzt diese Diskussionen um eine historische Tiefendimension hinzu. Dabei liegt der Schwerpunkt auf der politischen und ökologischen Geschichte der Südosttürkei, die zum Schauplatz des ersten und umfangreichsten IRBP-Projekts der Türkei wurde, dem Südostanatolien-Projekt (GAP).Der Artikel dehnt die chronologischen Grenzen des GAP auf die Jahrzehnte vor den 1970er Jahren aus, als das Projekt initiiert wurde. Die historischen Daten des Artikels basieren größtenteils auf den Sitzungsakten der Großen Nationalversammlung der Türkei, den Archiven einer Tageszeitung und den Expertenberichten zum GAP. Die Analyse hebt die Skalenpolitik als mächtigen Bestandteil der Politik der technologischen Entwicklung hervor und zeigt, wie wichtig die historische Analyse ist, um die Politik der Flusseinzugsgebiete in verschiedene Ebenen aufzuschlüsseln, darunter Geopolitik, territoriale Streitigkeiten und internationale Konflikte. (shrink)

Hinduizm’de ibadet genellikle bireysel bir şekilde gerçekleştirilmekle birlikte topluca uygulanan biçimleri de bulunmaktadır. Yıllık festivaller toplu ibadetlerin en belirgin örnekleridir. Dini ve kültürel yaşamın önemli bir parçasını oluşturan bu festivallerin her biri farklı tanrılarla yahut tanrıçalarla ve mitolojik olaylarla ilişkilidir. Hindu festivalleri ritüelleri, duaları, dansları, festivalle ilişkili heykellerin yapılmasını, kutlamanın konusuyla ilgili olayların sergilendiği çadırların hazırlanmasını ve birlikte yenilen yemekleri içerir. Birlik ve beraberlik içinde kutlanan festivaller bir yandan tapınılan tanrıya, tanrıçaya bağlılığı kuvvetlendirirken diğer yandan toplumsal birliği pekiştirir. Hinduizm’deki festivallerin (...) kutlama biçimleri bölgeden bölgeye değişiklik gösterdiği gibi dini geleneklere göre de farklılıklar ihtiva eder. Çalışmamızın konusu olan Durgā Pūcā ve Kālī Pūcā festivalleri tüm Hindular tarafından kutlanan önemli bir festivaldir. Tanrıçaya adanan bu festivallerden Durgā Pūcā tüm Hindistan’da Kālī Pūcā ise Batı Bengal, Assam, Odişa/Orissa ve Tripura gibi doğu Hindistan bölgelerinde kutlanır. Makale Durgā Pūcā ve Kālī Pūcā festivallerini ve bu festivallerde yer alan tantracı unsurları incelemeyi amaçlar. İnceleme konusu olarak bu iki festivalin seçilmesinin sebebi genel olarak Hinduizm’deki temel kutlama şekillerini devam ettirmekle beraber tanrıçaya tapımın ve hayvan kurbanının festivalin merkezinde yer almasıdır. Makalede Durgā Pūcā ve Kālī Pūcā festivallerinden söz edildikten sonra Tantracılığın ne zaman ve nerede ortaya çıktığından ve tantracı unsurlardan bahsedilecektir. Durgā Pūcā ve Kālī Pūcā festivallerinde tantracı unsurların nasıl yer aldığı ve bu unsurların dini açıdan ne anlama geldiği üzerinde durulacaktır. Bu bağlamda tanrıçaya tapım ve hayvan kurbanının bu festivallerin merkezinde yer alması tantracı düşüncenin etkisini anlamak açısından önemlidir. Zira Tantracılık yüce varlık anlayışında şaktiye önem verir ve onun tezahürleri olarak görülen tanrıçayı merkeze koyar, geleneksel Hindu düşüncesinin kabul etmediği ibadetleri kabul eder ve uygular. Zaman içerisinde bu ibadetler belirli gruplar tarafından devam ettirilmekle birlikte bazı ibadetlerin ve festivallerin kutlanış biçimlerinde kendini gösterir. Çalışmada dinler tarihinin betimleyici yöntemi kullanılarak festivaller, kavramlar ve fenomenler tanımlanmaya çalışılmıştır. Din fenomenolojisi metodundan faydalanarak Durgā Pūcā ve Kālī Pūcā festivallerinde gerçekleştirilen ritüellerin incelemesi yapılmıştır. Kavramların Türkçe’ye doğru ve eksiksiz bir şekilde aktarılabilmesi için Türkçe’de karşılığı olan harflerin yanında Hint hükümeti tarafından kabul edilen ISO 15019 çeviri yazım tablosu kullanılmıştır. (shrink)