Deleuze ve diyalektiğin radikal eles̩tirisi
Abstract
Eleştiri, olumlayıcı olduğu ölçüde radikalleşir. Bu açıdan, eleştiriyi içkin bir eleştiri projesi olarak değerlendiren Gilles Deleuze felsefesi, dile getirilen ile onu dile getirebilen güç arasındaki ilişkiyi, fikirlerle problemler arasındaki teması sahneler. Bu sahneleme pratiği diyalektik düşünceyle ve özellikle Hegel’le karşılaştığında karşımıza üç eksen çıkar. Birincisi, özdeşliği farkı kavramanın koşulu haline getirmenin düşünceyi dışsal farklara mahkûm kıldığını bulgular ve kendinde fark kavramını gündeme getirir. İkinci eksende, tanıma ilişkisinin tek ve zorunlu öznellik projesi olmadığı, Hegelci köle ve efendinin belirlenimlerini değiş-tokuş ederek farklılaşamadıkları açığa çıkar. Olumlayıcı bir öznellik düşüncesinin kayıtsız kalınamayan varlığı, olumsuzlamanın ve dolayımın çıkmazlarındaki benliği başka bir yerden düşünmeye çağırır. Üçüncü eleştiri ise temsil sorunu üzerinden gelişerek Nietzsche’nin eylem ve fail arasında süregelen ayrıma yönelik itirazlarından yola çıkar. Deleuze’ün diyalektik düşünceye yönelik eleştirisi olumsuzlamanın ve temsilin yeni bir okumasına esin verirken diğer taraftan temsil edilemeyen asimetrik varoluş kiplerinin de varlığını onaylar. Bu metin bu üç eleştiri eksenini belirginleştirerek tanınmayan, örtüşmeyen, asimetrik bir ilişkinin izini sürüyor.