Abstract
Bu çalışmada küresel İkinci Soğuk Savaş koşulları, post-truth (hakikat-ötesi) kavramı ve gelişmekte olan ekonomi toplumlarının tereddütleri nedeniyle yeniden söz konusu olan özne felsefelerinin sorun çerçevesi ve işlevi ele alınmaktadır. Ram Roy Bhaskar ve Jean-François Lyotard’ın eleştirilerine dayanılarak öznenin ancak kendi ekosistemi ve ekolojisinde bir toplumsal gerçeklik, karşılılıklılık ve mantıksal doğrulama olanağına erişebileceği fikri geliştirilmektedir. Postmodernizm ve post-yapısalcı felsefenin büyük anlatıların veya meta-söylemlerin bittiği yolundaki bildirileri, öznenin ancak kendi kişisel yaşamı ve fiziksel olarak dokunabildiği toplumsal çevresinden hareketle konuşabileceği anlamında kabul edilmelidir. Kuşatıcılık ve farklılıkları önemseyen küreselleşme ve bireyselleşmenin mantığı ticari işlemektedir. Burada insan öznesi hem ekonomik, psikolojik ve hukuki güvencelerinden emin değildir, hem de toplum içerisinde kendine bir rol seçmekte zorlanabilmektedir. Böylece felsefi öznenin kendi mevcudiyetinin dışında ve doğrudan deneyimleyemediği kavramlar hakkında konuşmasının işlevsel ve yararlı olmadığı ifade edilmektedir. Özne felsefelerinin 2024-2050 arasındaki çerçevesi büyük ölçüde her öznenin kendi ekosistemi ve ekolojisinde ve pek karmaşık olmayan sorunlar etrafında teşekkül edecektir.