Abstract
Adalet kuramı bağlamında, siyaset felsefesindeki temel tartışmalardan biri de adil bir siyasal düzenin temelini oluşturan "doğal hukuk" anlayışının nasıl temellendirileceğidir. Bu açıdan ana hatlarıyla düşünce tarihine baktığımızda, iki temel yaklaşımla karşılaşırız. Bunlardan biri ve en çok taraftar bulanı, J.-J. Rousseau, T. Hobbes, J. Locke ve 20. Yüzyılda J. Rawls gibi düşünürler tarafından temsil edilen sözleşmeci ve rasyonalist yaklaşımken, diğeri D. Hume ve 20. Yüzyılda Hayek ve Nozik'te ifadesini bulan sözleşme karşıtı empirist yaklaşımlardır. Makalemiz sözleşmeci rasyonalist yaklaşımlara karşı D. Hume'un empirist argümanlarını konu edinmektedir.