Abstract
Uygarlık kavramı genelde bilimsel alanlardaki gelişme olarak de-ğerlendirilmektedir. Bu durumu insanın psiko-sosyal yönünün bir yan-sıması olarak değerlendirmek mümkündür. İnsanoğlu bu alandaki ba-şarılarıyla övünmekte, gururlanmaktadır. Bir insanın diğer bir insanı, bir devletin diğer bir devleti yenme, yok etme arzusunun kökeni nedir? Savaşların odağında insan doğası ve “devlet doğası”nın aynı tarz hareket ettiği düşünülmektedir. Egemen olmak, yönetmek, geniş-lemek, gibi temel faktörler ön plana çıkmaktadır. Çatışmanın, savaşın, soykırımların olmayacağı olası bir “ebedi barış”ın hüküm sürdüğü bir dünya kurulamaz mı? Aydınlanma filozofu Kant dünya üzerinde barı-şın tesisini amaçlayan “Ebedi Barış Üzerine Felsefi Deneme”sini 1795’te yazar. Kant için insan olanaklar bütünüdür. Savaşan insan olanağını her durumda sergileyen insan neden ebedi bir barış sürecini ortaya çıkaracak bir modus vivendi olanağı için çaba göstermemektedir. Kant, barışı tesis edebilme olanağını sergileyebilecek insan için pratik felsefe örneği olarak uluslararası hukuk zemininde “Ebedi Barış”ı mümkün görmektedir. Geçici bir çözüm, geçici bir yaşam tarzı olarak değil daimi bir modus vivendi olanağı olarak barış sağlanabilir.