Kader 22 (1):60-78 (
2024)
Copy
BIBTEX
Abstract
Allah'ın görülebilirliğini ifade eden rü'yetullah kavramı, tarih boyunca farklı kelâm disiplinleri tarafından derinlemesine incelenmiş önemli bir konudur. Kelâm tarihinde, rü’yetullah’ı kabul edenler ve reddedenler olmak üzere bu konuda ana hatlarıyla iki temel bakış açısı bulunmaktadır. Ehl-i Sünnet, rü’yetullahı benimseyen grupların başında gelirken; Muʻtezile mezhebi ise rü’yetin cisimliği içermesi veya onunla ilişkili bazı konuları gerektirmesi nedeniyle onun ulûhiyet makamıyla uyumsuz olduğunu düşünerek kesin bir dille reddetmiştir. Rü’yeti kabul edenler aklî ve naklî birtakım temellendirmelere başvurmuşlardır. Ehl-i sünnet perspektifinden bakıldığında, erken dönemde rü’yetullahın “zâtıyla kıyâm” esasına dayalı olarak temellendirilirken; bilahare “varlık” esaslı temellendirildiği görülmektedir. Bu çalışmada Eşʻarî mezhebine mensup iki düşünür olan Fahreddin er-Râzî (ö. 606/1210) ve onun yakın takipçisi Sirâceddin el-Urmevî’nin (ö. 682/1283), varlık eksenli rü’yetullah konusundaki yaklaşımları ele alınacaktır. Râzî, birçok konuda birbirinden farklı görüş serdeden muhakkik bir âlimdir. Birden fazla görüş beyan ettiği mevzulardan biri, varlık merkezli rü’yetullahın temellendirilip temellendirilemeyeceğidir. O, varlık merkezli rü’yetullahın temellendirilmesi yöntemine dair kabul, ret ve tevakkuf olmak üzere üç farklı yaklaşım sergilemektedir. Onun başta rü’yetullah olmak üzere birçok metafizik ve teolojik konuda fikirlerini değiştirmesini, benimsediği yaklaşımları farklı açılardan temellendirmesi, bir taraftan onun felsefî ve kelâmî derinliğini ortaya koyarken, diğer taraftan ise onun tahkik yöntemiyle doğrudan ilişkilidir. Bu yüzden Şihâbüddîn el-Karâfî (ö. 684/1285) gibi düşünür şarihler, Râzî’nin düşüncesindeki bu değişimi, onun bilgisinin olgunluğuna, aklî yeteneklerinin üstünlüğüne ve dinî kavrayışının derinliğine bağlamışlardır. Nitekim bu değişim, Râzî'nin her daim hakikat arayışında olduğunu ve fikirlerini sürekli sorguladığını göstermektedir. Birçok eserinde “varlık” odaklı rü’yetullaha dair çeşitli eleştiriler yapan Râzî, Erʻbaîn adlı eserinde bu konuyu daha düzenli bir sistem içinde ve maddeler halinde açıklamaya gayret etmektedir. Mezkûr eserinde Râzî, varlık merkezli rü’yetin temellendirilemeyeceğine dair “ʻâdemin malûliyeti”, “her hükmün bir illete dayanmasının zorunlu olup olmadığı” ve “cevher ve arazların farklı illetlerle muallel olup olamayacağı” gibi birtakım felsefî ve kelâmî delilleri merkeze koyarak eleştirisini temellendirmeye çalışmaktadır. Râzî'nin bu eserini özetleyen ve eleştiren Urmevî, Lübâb’da, Râzî’nin tespitlerine itiraz edip sunduğu argümanlara karşı çıkarak, varlık merkezli rü’yetullahın temellendirilebileceği düşünmektedir. Her iki düşünürün rü’yet merkezli ortaya koydukları argümanlar, bir taraftan Tanrı tasavvurlarını ortaya koyarken; diğer taraftan ise felsefî ve teolojik duruşlarına da ışık tutmaktadır.