Abstract
Anti-felsefe, kökeni Antik Yunan’a dek uzanan ancak teknik bir terim olarak 18. yüzyıl sonlarında dolaşıma giren ve 20. yüzyıl Kıta Avrupası Felsefesi’nde oldukça güçlenen bir eğilimdir. Dil felsefesindeki gelişmelerle birlikte yapısalcılık/postyapısalcılık, yapısöküm, postmodernizm gibi hareketler anti-felsefenin önem kazanmasında etkili olmuştur. Bu yönelimler felsefenin alanını sınırlayarak ya da sonunu ilan ederek anti-felsefe geleneğini canlı tutmaktadır. Badiou düşünce tarihinde en büyük “olay’lardan biri olarak gördüğü Nietzsche’nin aynı zamanda modern anti-felsefe inşasında kurucu bir rol üstlendiğini beyan eder ve onu anti-felsefenin tartışmasız kralı ilan eder. Badiou’nun bir yandan tüm anti-felsefe eğilimlerine reddiyeler sunması, bir yandan da Nietzsche’yi kendi düşüncesinin ana akımı dışında tutarak bir “olay” kabul etmesi kritik ve tartışılması zorunlu bir felsefi gündem oluşturmaktadır. Bu çalışmayla felsefenin kapanışı iddialarını temellendiren Nietzsche söyleminin anti-felsefi karakterini kavramayı ve Badiou’nun onu bir düşünce olayı kabul etmesini Olay Felsefesi alternatifi çerçevesinde irdelemeyi amaçlamaktayız. Çalışma Nietzsche’den Lacan’a geniş bir düşünce skalasına sahip anti-felsefe hareketinin altyapısını değerlendirmek için bir ilk adım teşebbüsü olarak da değerlendirilebilir.